Firtinaisigikitaplari

13 Temmuz 2016 Çarşamba


Kitap Okumak (Herkesin okuma zevkine kimse karışamaz) :) 😄


Herkese Merhaba,
Bugün, rahatsız olduğum bir konudan bahsedeceğim. Bookstagram hesaplarına dm'den ya da yorumlarda gelen "edebi kitap okumuyorsun" "bunlar boş kitap" gibi yazılardan hatta hakaretlerden ciddi anlamda sıkıldım. Bana şimdiye kadar boyle bır iki mesaj gelse de arkadaşlarımda görünce yazma gereği duydum.
Öncelikle Instagramda firtinaisigikitaplari adıyla bir hesabım var ve başlarda kişisel olan,bu hesabımda daha çok kitapla ilgili paylaşımlar yapınca, kitap hesabı olarak devam etme kararı almıştım. Kütüphanem önceden de vardı elbette ve gittikçe bu hesabımla beraber büyüdü okumaya daha çok zaman ayırdım ve hesabımla birlikte okuma isteğim daha da arttı. Bunun için bu hesabı bookstagram olarak sürdürdürmekten memnunum.
Ben her türde kitap okurum. Hatta okuduğum tür zaman zaman değişir. Bir dönem tarihi romanlardan, bir dönem gerilim romanlarından daha çok okumuş olduğum zamanlar oldu. Dediğim gibi her türde okurum sadece bazı türlerde daha fazla kitap okuyorum. Zaten ard arda aynı türlerde okumak bazen sıkar beni. Misal aşk romanı da severim ve bu türü yazın okumak daha ideal gelir nedense.
Kimsenin okuduğu türü aşağılayamam. Her okunan kitabın edebi olması gerekmiyor çünkü. Ama nedense edebi tür dışında okunan kitapları zaman kaybı olarak nitelendiren hatta bunun için hakaret eden sözde kitapseverler var aramızda! Bir de insanlarda artık huy olmuş sanal alemde ona buna yorumlarda laf sokma çabası. Sanırım bunu yapınca rahatlıyorlar.
Bookstagram sayfalarından kimi takip edeceğinize kendiniz karar veriyorsunuz. Beğenmediğinizi ya da sizin tarzınıza uygun olmadığını düşünüyorsanız takibi bırakmanız yerinde olacaktır.
Bir kişinin kendi okuduğu tür dışındakileri okuyamamasını anlarım ama okuyana saygısı olmayana anlam veremiyorum. Bir kitaba boş demek için o kitabı okumuş olmak ve gerçekten edebi anlamda eleştiri yapabilecek yetiye de sahip olmak gerekir. Tüm bunları geçtim her kitabın kişiye kattığı şeyler vardır. Bazı kitapları okumazsanız çok şey kaybetmezsiniz bu doğru ama kitabı merak ediyorsan sen bu türde okumaktan keyif alıyorsan senin o iç huzuruna neden karışırlar anlayamıyorum.
Uslup her şeyden önemli. Ben bu tarz kitapları yararlı görmüyorum demek senın düşüncen olur ve kitabı okumazsın ,almazsın kendi tercihindir yani. Başkasına karışma hakkını nasıl kendilerinde görüyorlar?
Kitaplarında film ve müzik türlerinden farkı yok. Dinlediği müziği,izlediği filmi,okuduğu kitabı eleştirenler hep aynı bakış açısına sahip kişiler. Herkes tek düze değilki. Olmamalı da zaten. Senin hislerin hayata bakışın,merakın bambaşka olamaz mı? Hayır olamaz diyorsun ve karışma hakkına sahip oluyorsun böylece ve bunu dayatmaya çalışıyorsun. Hani hep özgürlükten bahsediyoruz ya her şeye karışılıyor diyoruz. Senin yaptığın ne peki benim okuma zevkime müdahale etme hakkını kendinde bulabiliyorsun?
Fantastik edebiyatı kabul etmeyen bir kesim var mesela. Okudun mu bu türde hayır. Ama konuşmaya gelince boş kitap. Nasıl bir hayal gücünün ürünü olduğunu sadece okuyanlar bilebilir. Bak ben sana kızmıyorum bu türü okumuyorsun diye sadece fantastik türde de seçkin kitaplar olduğunu bu türde okursan belki sevebileceğini hiç bu türde okumadığından,kitapsever için bir eksiklik olabileceğini söyleyebilirim. İşte sen de öyle bir öneriyle yorumda bulunsan ortaya çıkan iletişim daha sağlıklı ve kitapsevere yakışır bir davranış olmaz mıydı?
Ama hayır illa hakaret edip,eleştireceksin! İşte bu durumda da sen o edebi eserleri okuyarak bu kitaplardan çok şey alman gerekirken boşa okumuşsun farkında değilsin. Kitap okumak seni olgunlaştıramamış umarım okudukça o olgunluğa erişirsin. Çünkü pek edebi kitap okumasa da bu olgunluğa erişen nice kitapsever var. Kitap okumak, o an neye ihtiyacın varsa onu verir sana. Mesela huzur... ya da kitap okumak okuma hızını arttırır malum hepimiz neredeyse ömrümüzün yarısını sınavlarla boğuşarak geçiriyoruz. Hangi türde olursa olsun okumak, okuma hızınızı artırır. Yine kitap okumak bir şeyler yazarken ya da bir şeyler hakkında konuşurken karşı tarafa kendini daha net ifade edebilmene de katkı sağlar. Eh bu durumda niye edebi kitap diye tutturuyorsun? Bırakın isteyen istediği türde okusun, sevmediği zaman eleştirsin ama kalkıpta kitaplığıma,okuduğum türe,okuma zevkime, okuma geçmişimi bilmeden yorumda bulunmasın!
Söylenecek çok şey var elbette yazdıklarımda eksiklikler vardır. Bu düşünceler bana ait katılmadığınız noktalar olabilir.
Vakit ayırıp okuduysanız teşekkürler😄
Sevgiyle kalın💕

16 Haziran 2016 Perşembe

Jonathan Stroud- Haykıran Merdiven- Kitap Yorumu


Yayın Tarihi: 2016-01-18
Sayfa Sayısı 400
Yayın evi: Akılçelen Kitaplar
“Kadim kötülük, çözülmemiş gizemler, kudretli hayaletler ve kötülüğe teslim olmuş insanlar… Bu kitabı gecenin geç saatlerine dek elinizden bırakamayacağınıza hiç şüphe yok ama evin tüm ışıklarını açık tutmanızda da fayda var. Yaşadığımız dünyaya çok benzeyen ancak tüylerinizi ürpertecek kadar da farklı dünyalar yaratmak söz konusu olduğunda, Jonathan Stroud mükemmel işler çıkaran bir dâhi.” Rick Riordan Çok satan Olimposlular kitaplarının yazarı Londra’da netameli bir problem yaşanıyor: Şehrin dört bir tarafında hayaletler ortaya çıkmaya başladı ve bunların tümü de iyi niyetli değiller. Bu hayaletleri görebilen -ve ortadan kaldırabilen- yegâne kişiler ise psişik güçleri olan gençler. Gözüpek ve yetenekli bir genç olan Lucy Carlyle, Lockwood ve Ortakları isimli psişik araştırma şirketinin karizmatik lideri Anthony Lockwood ile işbirliği içerisinde. Onları tüyler ürpertici bir keşfe ve felaket bir sona sürükleyen bir soruşturmanın ardından, alaycı meslektaşları George’la birlikte İngiltere’nin en çok hayaleti barındıran evlerinden birinde yürütülecek araştırmaya katılmak zorunda kalıyorlar. Lockwood ve ortaklarının Haykıran Merdiven ve Kırmızı Oda’da yaşanacakların ardından yeni günü görüp göremeyecekleri tam bir muamma. (ARKA KAPAK YAZISI)
JONATHAN STROUD
Yazar ve kitapları hakkında hiç bir bilgim olmamasına rağmen, Semerkant Tılsımı kitabını alışveriş sitesinde görmüş ve yazarın o zamana kadar çıkmış olan tüm kitaplarını almıştım. Instagramda Bookstagramlar tarafından hiç bir paylaşım bulamamıştım. Tabi ki önsezime güvenmekle doğru kararı vermişim. Bartimaeus Serisine bayılmıştım.Yazar artık ne yazsa okurum. Haykıran Merdiveni de çok beğendim ama hala favori serim Bartimaeus Üçlemesidir.
Haykıran Merdiven kitabından biraz bahsedeyim. Öncelikle bir üçleme olduğunu söyleyeyim. İkinci kitabı Fısıldayan Kafatası yakın zamanda yine Akılçelen Yayınevinden çıktı.
Hayaletlerle ilgili olan kitabımızda öyle sevimli hayalet Casper'ın olduğunu falan düşünmeyin :D Ama okurken biri sevimli olur belki diye umut etmedim değil :D
Hayaletlerin varlığının herkesçe bilindiği bir dünyada, hayaletleri etkisiz hale getiren, yok eden ajanslar vardır. Bu ajanslarda çalışanlar hep çocuk olsada, yetişkin kontrolünde çalışmaktadırlar. Yetişkinlerin zamanla duyularında azalma olduğu için,çocuklar bu iş için en iyileri. Lockwood, George ve Lucy hayaletlerin varlığını farklı duyularıyla algılayan, yetişkin kontrolünde olmayan Lockwood'a ait ajansta çalışan çocuklardır. Biri ölüm pırıltılarını görürken, bir diğeri hayaletlerin fısıltılarını, ölüm anında hissetiklerini algılamaktadır.
Hayalet vakalarının ne zaman olduğuyla ilgili bilgi verilmesi, kitabı daha fazla bir ilgiyle okumamı sağladı. Lucy'nin ağzından anlatılan hikayedeki karakterleri çok sevdim. Fazla doğal ve samimi karakterler. George daha çok araştırma anlamında Lockwood ve Lucy'e yardım ettiğinden, başta önemsiz bir karakter gibi görünmüştü gözüme. Ama hayalet avına gitmeden önce araştırma yapmanın önemli olduğunu görüyoruz. Sadece demir,zincir,tuz vb hayalet avı ekipmanlarının dışında bir de hayalet olan yerin tarihinide bilmeleri gerekiyor. Tabi Lockwood ve Lucy'nin sabırsız karakterler olduğunu söyleyeyim.
George,Lucy ve Lockwood bir yandan hayaletleri yok etmeye çalışırken, bir yandan da hayalet dokunuşuna maruz kalmamaya çalışıyorlar. İşleri gerçekten zor.
Hayaletler en azından gündüz görünmüyorlar diye düşünmeden edemedim. Düşünsenize hayaletler her yerde...
Hayaletleri bazı ekipmanlarla yok ediyorlar ama nasıl olduğunu kitabı okurken öğrenirsiniz.
Kitap çok akıcı. Anlatımı güzel hatta bazı yerlerde eğlenceli diyaloglarda var.
Serinin diğer kitaplarında anlatıcı değişir mi acaba diye düşünüyorum. Lockwood'un ağzından anlatılan bir kitap okumayı isterim.
Eğer bu seriyi okuduysanız ve beğendiyseniz, Yazarın diğer serisi Bartimaeus Üçlemesine de bir şans verin derim. Seveceksiniz.

12 Haziran 2016 Pazar

Gerald Messadie - Martin Heidegger’le Aşk ve Suç Yaşamım - Kitap Yorumu


Yayın Tarihi: 2016-04-14
Sayfa Sayısı: 184
Cilt Tipi: Karton Kapak
Yayınevi: Destek Yayınları
“Düşünüyorum da ben, Grethe, o anda, saat dokuza çeyrek kalaya doğru Fasonenstrasse’de üç odalı bir dairede, kelimelerin gücünün farkına vardım.” Kendi halinde, ara sıra arkadaşlarıyla buluşan, o gecelerin sonunda sevişen, hayat pırıltısını kaybetmiş sıradan bir çift. Bir akşam tesadüfler sonucu evlerine gelen ve kendini ünlü filozof Martin Heidegger olarak tanıtan bir misafir. “Burada kalın” diyorlar. “Bu saatte otel bulmak zordur.” Ve hayatları sonsuza kadar değişiyor. Evin sahibesi Grethe bu sıra dışı hikâyeyi hapishanedeki bir hücreden anlatıyor. Neden orada? Suçu ne? Martin Heidegger’e ne oldu? Kısa, öz cümleler. Çıkmaza girmeyen net düşünceler. Kadınlık meselelerinin ve cinselliğin enfes anlatımı. Gerald Messadié’nin evlilik kurumu ile kişisel özgürlük arasındaki çatışmanın ürettiği ikilemler üzerine yazdığı en sert romanlardan biri olan “Martin Heidegger’le Aşk ve Suç Yaşamım” toplumsal dayatmalara bireysel başkaldırışın edebiyat yoluyla gerçekleştirildiği ilk ve en cesur eserlerdendir. (Tanıtım Bülteni)
Kitabın ilk sayfalarından Grethe'nin hapisanede olduğunu ve hikayesini anlatmak istediğini öğreniyoruz. Böylece hikayenin en başına dönüyoruz.
Grethe evli bir kadındır ve sıradan bir hayatı vardır. Ta ki evlerine gelen misafir, Martin Heidegger'le tanışana kadar.
Ne oldu da Grethe hapisaneye düştü? diye bir merak sardı beni. Başta kocasını öldürdüğünü düşünmüştüm. Kitabın sonuna doğru neler olduğunu, neden hapisanede olduğunu öğreniyoruz.
Kitapta cinsellik ön planda. Tabi buna ek olarak hayata dair eleştirilerde söz konusu. Kitap Özgürlük kavramı üzerinde duruyor ve bunu yaparken de Grethe'nin o sıradan hayatının nasıl değiştiğine tanık oluyoruz. Bazı kararları beni ciddi anlamda şaşırtsa da, karakterlerin aykırı yaşamını okurken okuduklarım çok gerçekçi geldi. Sanırım bu tarz yaşamların olduğunu televizyon dizi ve filmlerinde izlemiş olduğum için. Kitapta Almanca kelimeler görmek hoşuma gitti :)
Kitaptan Alıntılar
"...İNSANLAR NE KADAR PARALARI OLURSA BU SAÇMALIKLARI DAHA FAZLA TÜKETİYOR. DAHASI, HİÇBİR İHTİYAÇLARININ OLMADIĞI ŞEYLERİ ALMAK İÇİN BORÇLANAN İNSANLAR VAR."
"... iNSANLAR, ARTIK SADECE MAL İÇİN YAŞIYORLAR, ALMAYA VE SATMAYA ÖYLESİNE ALIŞIYORLAR Kİ KENDİLERİ MALA DÖNÜŞÜYOR. HER ŞEYİN FİYATINI BİLİYORLAR AMA HİÇBİR ŞEYİN DEĞERİNİ BİLMİYORLAR."
"İNSANDA EN İLGİNÇ OLAN ŞEY, ONU HEP BAŞKA BİR ŞEY ARAMAYA YÖNELTEN ŞU DOYUMSUZLUĞU."

Clare Mackintosh - Artık Özgürsün - Kitap Yorumu


Yayın Tarihi: 2016-05-06
Sayfa Sayısı: 408
Cilt Tipi: Karton Kapak
Yayınevi: Altın Kitaplar
Çiğnenen bir kadının onuruysa… Susmak cinayet, alttan almak teslim olmaktır! Jenna Gray'in korku, acı ve endişeyle dolu dünyası, beş yaşındaki bir çocuğun ölümüyle sonuçlanan trajik bir kazayla birlikte iyice altüst olmuştur. Artık hayatına devam edebilmesinin tek yolu, zor da olsa, yıkıntıların arasından kendine bir yol açıp her şeye silbaştan başlamaktır. Bir kâbus gibi üzerine çöken çaresizliği, kaçmaya sürükler onu. Galler sahilindeki yıkık dökük bir kır evine yerleşir. Burada yaşama yeniden tutunmaya çalışacak, yaralarını sarıp korkularının üstesinden gelmeye, hayatını sonsuza dek değiştiren o korkunç kasım akşamının etkisinden kurtulmaya çabalayacaktır. Fakat geçmişten kaçış yoktur. Suskunluğun ve korkunun sonuçları yıkıcı olacaktır… “Sürpriz U dönüşüyle son derece sürükleyici, müthiş bir roman. Tek kelimeyle bayıldım ve bitmesini istemedim.” Peter James
TRAJİK BİR KAZA...
KAÇAMAYACAĞIN BİR GEÇMİŞ...
İki kısımdan oluşan kitap, bir araba kazası ve bu kaza sonucunda oğlu ölen bir annenin üzüntüsüyle başlıyor. Çocuğa çarptıktan sonra kaçan sürücüyü bulmak için, dedektif Ray ve Kate araştırmalarını sürdürüyorlar.
Okumaya başladığımda konu itibariyle kısır döngü olduğunu düşünmüştüm. Çünkü her şey bir çıkmaz sokaktı ve konu nasıl gerilim romanına dönüşecek acaba diye düşünüyordum.
Dedektifler bir sonuca ulaşamayınca, Emniyet Müdürü Olivia Rippon(zeki ve sert bir kadın) dosyanın kapanması konusunda baskı yapmaktadır.
"Fishponds'daki şu vur-kaç olayının dosyasını kapatmanızı istiyorum artık."
"Eğer birazcık daha zamanımız olsaydı..."
"Yeterince zamanınız vardı,"dedi Olivia. Tam tamına beş buçuk ay!"
İlk bölümün sonunda bir şok yaşadım zaten. Ama İkinci bölümü okumaya başladığımda neler oluyor dedim ve ilk bölümün başını tekrar okudum. İkinci bölüm özellikle muhteşemdi.
Okurken size bir çok duyuguyu yaşatacak; üzüntü, öfke, heyecan...
Psikolojik gerilim sevenler özellikle kaçırmasın. Yazar, kriminal suçlar ve asayiş komutanlığı ve polis teşkilatında on iki yıl görev yapmış sanırım birazda bu yüzden başarılı bir roman ortaya çıkımış.
Kitapta tek eleştireceğim nokta ben olayları ve gelişmeleri okurken kısa bir zamanın geçmiş olabileceği izlenimi almıştım. Okuduklarım peşi sıra gerçekleşiyormuş gibiydi.Halbuki olayın ardından bir sene geçtiğini okuyunca üst bilgide tarihlerin yazması hoş olurdu diye düşündüm.
Not: Kitabın arka kapağında Trendeki Kız ve Kayıp Kız'ı sevdiyseniz, bu romana bayılacaksınız yazıyor. Ben bu romanı çok sevdim fakat bahsettiği kitaplar elimde olsa da henüz okumadım. Yakın zamanda okumak dileğiyle. Okuyan varsa yorum bırakabilir. :)

Richelle Mead - Sessizler - Kitap Yorumu


Yayın Tarihi 2016-05-02
Sayfa Sayısı: 306
Cilt Tipi: Karton Kapak
Yayınevi:Ephesus Yayınları
“Son derece orijinal bir hikâye. Her parçası Fei’in güzelim krizantemleri gibi zarifçe işlenmiş. Sessizler, sadece bir ustanın ellerinden çıkabilecek nitelikte bir aşkı ve hayatı resmediyor. RichelleMead’in kusursuz anlatımı kimseyi şaşırtmamalı. Ancak bu hikâye kesinlikle herkesi şaşırtacak.” Margaret Stohl, Icons’ın yazarı ve uluslararası çoksatar Beautiful Creatures romanlarının ortak yazarı “Titizlikle kurgulanmış hikâyesi, büyüleyici Doğu sihri ve zengin bir hayal gücünün ürünü olan dünyasıyla heyecan verici bir roman.” ALISON GOODMAN, Eon ve Eona’nın New York Times çoksatar yazarı (Tanıtım Bülteni)
SESSİZ BİR KÖYDE...
BİR KIZ, İLK DEFA BİR SES DUYUYOR...
VE İÇİNDE, HALKINI KORUMASINI SAĞLAYACAK BİR GÜÇ UYANIYOR...
Fantastik bir kitap olsa da, son sayfalara kadar fantastik olayların gerçekleşmediğini belirteyim. Kitabı ilk gördüğümde, böyle bir konusu olabileceğini tahmin etmemiştim. Evet kitabın adı Sessizler ama ne bileyim bir dağın zirvesinde yaşayan tüm köy halkının duyma yetilerini zamanla kaybetmiş olmaları ve görme yetilerinin de kaybolmaya başladığını okumak beni biraz şaşırttı.
Köyde yapılan işler: Ressamlık, Madencilik ve Dilencilik.
Ressamlık:Ressamlar yaşanan her şeyle ilgili kayıt tutuyorlar. Çıraklar tüm gün gözlemlerini yapıp sonrada gördüklerini resmediyorlar ve bu resmettikleri şeyleri köy meydanındaki platformda sergiliyorlar. Saygın bir konuma sahipler.
"Görev yerlerinize gidin. Unutmayın, gözlem yapacaksınız. Hiçbir şeye karışmak, müdahale etmek yok."
Madencilik: En ağır iş. Köye gıda gelmesi için metal çıkaran kişiler.
Dilencilik: Artık hiç bir iş yapamayacak halde olanlar.
Diğer köylere ulaşım yıllar önce geçitin kapanmasıyla son bulmuş. Topraklar verimsiz ve başka köylere de ulaşım olmadığından Madencilerin çıkardığı metaller karşılığında çok az gıda gönderen ( sevk hattıyla) Sorumlu diye adlandırılan bir kişi var.
Sorumlu şöyle yazmış: "Önerdiğiniz şey, her şeyden önce bunca yıldır size gösterdiğimiz cömertliğe karşı yapılmış bir saygısızlık. Ceza olarak önümüzdeki hafta boyunca tayın daha da azaltılacak. Belki böylece sistemin dengesini daha iyi anlarsınız."
Ana Karakterimiz Fei bir ressamdır. Aynı zamanda kız kardeşi de bir ressam. Fei'nin işitme duyusu geri gelince bir şeyler değişmeye başlıyor. Dış dünya ile ilgili hiçbir bilgileri bulunmayan ve yıllardır süre gelen sisteme gözü kapalı inanan bir köy halkı için bazı şeyleri değiştirmeye çalışmak gerçekten zordur.
"Belki bazı şeylerin değişmesinin vakti gelmiştir, dedi Li Wei"
Kitabın farklı bir atmosferi var. Konunun işlenişini,kurgusunu sevdim.Fei'nin verdiği mücadele ve sonlara doğru o sessiz çığlıklar etkileyiciydi.Mistik ve efsanevi şelerin yer alması hoşuma gitti. Eğer fantastik ögeler olmasaydı da dram olarak da başarılı bir roman olabilirdi.
"Fei,dikkatli ol. Neler yapabileceklerini gördün. Kanla besleniyorlar."

Büşra TORAMAN- Zincirlenmiş Kalpler - Kitap Yorumu


Orijinal Adı: Zincirlenmiş Kalpler
Seri: Amazon Efsanesi Üçlemesi
Yayın Tarihi:2015-06-10
Sayfa Sayısı:484
Cilt Tipi:Ciltli
Yayınevi:Ephesus Yayınları
Cinayetler, yalanların ve hırsların arkasına saklanmıştır. Tıpkı bazen aşkta olduğu gibi. O yalanı yaşamak mı isterdiniz, yoksa kaybedeceğinizi bile bile gerçeği haykırmak mı? FBI Ajanı Gregg Reese sekiz yıl sonra, acı bir şekilde ayrıldığı evine geri dönüyordu.
Virginia Tech Üniversitesi’nde seri cinayetler işleniyordu. Dört erkek öğrenci öldürülmüştü ve katilin durmaya niyeti yoktu. Ortağı Kyle’la beraber Blacksburg’deki cinayetleri çözmeye gönderilmiş olan Gregg’in ilk görevi, üniversitede öğretmen rolüne bürünmekti. Ve bir kadın Gregg’e yardım etmeye gelir. Gizemli, yabani ve ilgi çekici bir kadın... Belanın kaçınılmaz olduğu bir kovalamaca ve bulmacanın içine düşen Gregg, doğruyu bulmak için gizemli kadının yardımını kabul etmeye karar verir. Yalanlarla örülmüş olan olayların arasında en az yalan olanı bulmaya çalışan Ajan Reese, çok geçmeden elinde olan doğruları da kaybetmeye başlar. Tüm bu yalanların içinde gerçek aşkı bulmak ve onu bulduğuna inanmak o kadar kolay mıydı sahiden? Peki ya amazonlara ve daha birçok doğaüstü yaratığa? Her AŞK kendi hapishanesini yaratır. Ya MAHKÛMU olursunuz, ya gardiyanı… (TANITIM BÜLTENİ)
Amazon Efsanesi Üçlemesi'nin ilk kitabı Zincirlenmiş Kalpler, polisiye-fantastik türünde ve Amazonları içeren ilgi çekici bir kitap olmuş. Hem polisiye hem de fantastik türü bir arada okumamıştım o yüzden çok daha hoşuma gitti. İlk sayfadan itibaren merak içinde okudum. Son sayfasına kadar kime güveneceğinizi bilemediğiniz bir dolu karakter barındırıyor kitap. Yazarın dili,kitabın kurgsu gayet başarılıydı. Kitapta kime güveneceğinizi bilmemek,karakterlerden bazen nefret etmeme neden oldu.
Bir Üniversitenin Psikoloji bölümündeki erkek öğrenciler öldürülmeye başlayınca ajan Gregg üniversiteye olayı araştırmak için gelir ve üniversitede hoca olarak görevlendirilir. Olayı araştırsa da kimin yaptığını bir türlü bulamaz ve çıkmaz sokaktadır. Olaya dahil olup, yardım teklif eden Aleka'yla tanıştıktan sonra, Gregg'in hayatı bir anda değişir. Aleka ve Amazonlar'ın varlığıyla ilgili bir çok şey öğrenirken, kendi hayatıyla ilgili de bir çok şaşırtıcı gerçeği öğrenir. Hangileri doğru,hangileri yalan onu çözmek ajan Gregg'e düşüyor. İşte bu noktada da kitap güven,doğruluk gibi kavramlar üzerinde duruyor.
Kitapta tek sevmediğim kısım denizkızlarıyla ilgili olan bölümlerdi. Denizkızları kitapta yer almasaydı daha çok severdim.
Kitapta Amazonlar dışında bir de Koperler hakkında bilgiler ediniyoruz. Amazonlar ve Koperler arasında bir düşmanlık sözkonusu. Bu mucadelede neler olacak merak konusu. Ve kitapta tarafımı son sayfalara doğru seçtim bende. Greg seninleyim kim tutar seni :D